Bir Kent Hikayesi Yat Limanı Projesi

27/06/2012 · Haberler
Bir Kent Hikayesi Yat Limanı Projesi

11 Haziran 2012’de  yapılan Kent Konseyi Genel Kurul’unda, gündemdeki “Yat Limanı Projesi”, yerinin uygunluğuyla ilgili yapılan oylamada 3 evet oyuna karşılık 53 hayır oyuyla onay almadı. Böylece, uzun zamandan bu yana kentte tartışılan ve Sarısığlar mevkiinde (Yelken Kulübü-Akfa Fabrikası arasında) yapılması önerilen Ticaret ve Sanayi Odasının Yat Limanı projesine yerinin uygun olmadığı gerekçesiyle Kent Konseyi Genel Kurul’u “hayır” dedi.

(17 Haziran 2012 tarihli Aynalı Pazar Gazetesi’nde yayımlanan Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz'la yapılan söyleşi)

 

Yat Limanı Projesi ve Çanakkale Kent Konseyi

11 Haziran 2012’de  yapılan Kent Konseyi Genel Kurul’unda, gündemdeki “Yat Limanı Projesi”, yerinin uygunluğuyla ilgili yapılan oylamada 3 evet oyuna karşılık 53 hayır oyuyla onay almadı. Böylece, uzun zamandan bu yana kentte tartışılan ve Sarısığlar mevkiinde (Yelken Kulübü-Akfa Fabrikası arasında) yapılması önerilen Ticaret ve Sanayi Odasının Yat Limanı projesine yerinin uygun olmadığı gerekçesiyle Kent Konseyi Genel Kurul’u “hayır” dedi.

(17 Haziran 2012 tarihli Aynalı Pazar Gazetesi’nde yayımlanan Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz'la yapılan söyleşi: Ropörtaj: Murat Kıray))

Peki, bundan sonra ne olacak, Kent Konseyi ne yapacak?

Kent Konseyinin verdiği bu karar yasa gereği belediye Meclisi’nde görüşülmek üzere belediyeye iletilecek.  Belediye, Kent Konseyi’nden gelen bu kararı yasa gereği belediye meclisinin gündemine koyacak ve Meclis’te görüşülmesini sağlayacak. Belediye Meclisi kendi özgür iradesiyle Kent Konseyi’nin verdiği bu kararı değerlendirecek. Yat Limanı Projesi imar izni için önlerine geldiğinde Kent Konseyi’nin kararı, Meclisin alacağı kararda etkili olur mu olmaz mı o zaman göreceğiz, ama yasa “Kent Konseyi’nden gelen  kararı, Belediye Meclisi de aynen kabul eder ve onaylar” diye bişey söylemiyor. Yasa aynen şöyle diyor: “Meclislerde ve Çalışma Gruplarında oluşturulan görüşler, Kent Konseyi genel kurulunda görüşülerek kabul edildikten sonra değerlendirilmek üzere belediye meclisine sunulur.”

Peki, belediye meclisi bunu görüşmezse ya da aksine karar verirse?

Bu belediye meclisinin kendi özgür iradesidir. Ona karışamayız. Biz kenti ilgilendiren bir konuyla ilgili, kentlilerin verdiği bir kararı onlara iletiyoruz. Yine yasa şöyle diyor: “Kent Konseyince oluşturulan görüşler, belediye meclisinin ilk toplantısında değerlendirildikten sonra belediye tarafından Kent Konseyine bildirilir ve uygun araçlarla kamuoyuna duyurulur.” der.  Biz, Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak bu süreci takip edip, sonuçlarını Kent Konseyi’ne iletmekle yükümlüyüz. Diyelim ki Belediye Meclisi’nden Kent Konseyi’nin aldığı bir kararın aksine bir karar çıktı. Biz bunu tekrar Kent Konseyi gündemine alırız ve Kent Konseyi’nin bu kararı görüşmesini sağlarız ve yine Kent Konseyi’nin vereceği kararı takip ederiz. Kent Konseyi’nin almış olduğu birçok karar vardır. Mesela daha önce kentimizin sokak aralarında kurulan Pazar yerleri ile sağlıksız koşullarda hizmet veren Cuma pazarının yeriyle ilgili Kent Konseyi bir karar almıştı. Bu karara göre, sokak aralarında yapılan Salı ve Pazar pazarlarının kaldırılarak Cuma Pazarının yerinde; Cuma Pazarı’nın da iyileştirilerek 3 pazarın aynı yerde yapılmasına ilişkin kararı belediye meclisinden de geçmiş ve bugünkü halini almıştır. Yani sokak aralarından pazarlar kalkmış, Cuma Pazarının yeri iyileştirilmiştir. Bir başka örnek; Toplu taşımacılık kararı, bir başka örnek Çocuk oyun alanlarının yani parkların tümünün yenilenmesi, bir başka karar Çanakkale Seramik Müzesi’nin kente kazandırılması kararlarının hepsi Kent Konseyi’nin Çalışma gruplarının, çalışmaları sonucunda Kent Konseyi’nden çıkmış kararlarla olmuştur.

Kent Konseyi’nin aldığı ve uygulanmayan herhangi bir karar olmadı mı?

Oldu.  İskele ve Kordon boyu düzenleme çalışmalarıyla ilgili oluşturulan Çalışma Grubu, İskele Meydanının bugünkü hale gelmesini öneren bir Rapor ortaya koymuştu 2005 yılında. İskele Meydanında eski belediye binasının olduğu yerde, yani şimdi inşaatı durdurulan yerde bir Çanakkale Evi yapılması ve yanındaki Anafartalar Oteli’nin de yıkılarak meydan düzenlenmesi yapılmasını; veya en azından Anafartalar Oteli’nin kat sayısının azaltılmasını öneren bir rapordu bu. Bu rapor Kent Konseyi’nde görüşüldü ve uygun görüldü. Belediye bu kararı uygulama programına aldı. Kordon boyu düzenlendi. İskele Meydanı düzenlemesi için Anafartalar Oteli meselesi çözülemedi. Zamanın kamu yöneticileri, İl Özel İdaresi ve İl Genel Meclisi  bu meseleye duyarlı davranmadılar. Otel öylece kaldı. Belediye de Anafartalar otelsiz gecikmeli de olsa Meydanı düzenlemeye başladı. Çanakkale Evi’nin temellerini attı ve ne oldu? 6-7 senede yerelde alınamayan bir karar, merkezi hükümetten bir bakan tarafından gelen talimatla tabiri caizse bir gecede alınıverdi. Bütün meclisler, bütün kurullar “İskeledeki Çanakkale Evi inşaatı durdurulsun, Anafartalar oteli yıkılsın İskele Meydanı meydan olsun” dediler. “Emir, demiri kesti” anlayacağınız… Ve Şimdi nurtopu gibi “temelimiz” iskele meydanının altında, kucağında harcanan milyonlarca lirayla  yatıyor. Kaybolan 6-7 sene de kimsenin de umurunda olmuyor… Ortada, meydanın tarihiyle ilişki kuran ki, bilenler biliyor orada yapılmaya başlanan binanın yerinde Çanakkale belediyesinin ilk binası vardı; bir bina yapılıyordu o artık yok ve Anafartalar oteli de orada duruyor… Zamanımız ve paramız bol nasıl olsa, problem yok!

İyi olmadı mı şimdi İskele meydanı. Orası açılacak. Anafartalar Oteli de yıkılınca kente geniş bir meydan kazanılacak, kent girişi açılacak, rüzgâr kentle kucaklaşacak…

Evet tabii ki iyi olacak… Eskisine göre ileri bir kazanım. Ama burada problem şu: Ben Kent Konseyi Başkanı olarak söylüyorum bunları: Bakınız, Kent Konseyi’nin amacını yasa nasıl tariflemiş: “Kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır.” der Kent Konseyleri için. Yani kent konseyleri “kentin hak ve hukukunu koruyacak”, “çevreye duyarlı” olacak, hesap soracak ve hesap verecek, yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirecek. Şimdi bakın bakalım biz, yani Kent Konseyi ne yapıyoruz: Kentin hak ve hukukunu koruyor muyuz? Evet. Biraz önce alınan kararlardan bazılarını saydım size. Kentin hak ve hukukunun korunması işini yaparken çevreye duyarlı davranıyor muyuz, hesap verebiliyor ve hesap sorabiliyor muyuz? Evet. Yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışıyor muyuz? Evet… Kent Konseyi, kentle ilgili alınacak her kararın içinde olmak, karar süreçlerine dahil olmak zorundadır ve böyle bir görevi vardır. Bunun bu kentte hayata geçirilmesi için uğraşıyoruz. Kamu ve yerel yönetime ve özel sektöre “yerinden yönetim ve yönetişim”in ilkelerini anlatmaya çalışıyoruz. Eksiğimiz var. İmkânlarımız yetmiyor. Olsun… Yettiğimiz kadarıyla kamunun ve yasaların bize verdiği görevi kent için yapmaya çalışıyoruz. Dönelim şimdi İskele meydanına… Ne oldu? Yerinden yönetim ve yönetişim ilkeleri gereği yerelde aldığımız bir karar, yerel karar organlarının bir kısmı tarafından zamanında uygulanmadı… Şimdi ne oldu? Merkezden gelen bir talimatla yerinden yönetim ve yönetişim tuzla-buz oldu. Bir talimat, yereli yedi yuttu. Sonuç, fiziki olarak istenilene yakın bir sonuç olsa da önemli olan yerel karar organlarının, karar yetkilerini yerinde ve zamanında kullanabilmesidir. Ki yerelin böyle bir kabiliyetinin ve yapabilme becerisinin olduğunu da hep beraber gördük… Bunlar da hepimiz için bir deneyim tabii ki. Gönül istiyor tabii, zaman kaybetmeyelim, kentin paraları heba olmasın ama…

Biz Yat Limanı’na dönelim. Kent Konseyi bu kararı alırken, kentin ekonomisine, turizmine sağlanacak katkıyı düşünmedi mi? İstihdam yaratacak bir projenin yapılmasına karşı çıkmak doğru mu peki?

Murat bey, biraz önce de söyledim. Kent Konseyi’nin görevlerinden birisi “kentin hak ve hukukunu korumasıdır.” Ben kişisel olarak Yat Limanı ve ekonomi, yat limanı ve turizm, yat limanı ve istihdam konusunda çok lâf edebilirim. Ama bu benim lâfımdır. Ben zaten Yat Limanı’yla ilgili Çalışma Grubunun içinde yer aldım ayrıca ve hazırlanan raporda benim de katkılarım oldu. O rapor Yat Limanı’yla ilgili görüşleri detaylı bir şekilde irdeliyor ve soruyor. Öneriyor… Bu raporu herkese dağıttık. Kent Konseyi Genel Kurulu bu raporu da göz önünde bulundurarak, projeyi de bilerek kararını verdi. Biliyorsunuz, Ticaret ve Sanayi Odası Kent Konseyi’nde projesini bütün yönleriyle tanıtıp anlatmıştı…

Yanlış bir algılama var ya da bilinmiyor bazı şeyler.

Bu benim ya da yürütme kurulumuzun verdiği bir karar değilki! Bakın, Kent Konseyi kimdir biliyor musunuz; yine Kent Konseyi yasasına göre söylüyorum: Kent Konseyi Vali ya da onu temsilcisidir, Belediye başkanı veya onun temsilcisidir, Valiliğe bağlı 10 tane Müdürlüktür, Üniversitedir, 7 mahalle muhtarıdır, bütün oda ve sendikalardır ve de partilerdir. Ve Kent Konseyine ilgi duyan dernekler ve vakıflardır. Bunlardan gelen temsilciler Kent Konseyidir işte. Yat Limanı’yla ilgili kararı da bu konsey almıştır. Bu konseyin içinde Ticaret ve Sanayi Odası da vardır. Barbaros Mahallesi muhtarı da vardır, Vali de vardır, belediye başkanı da vardır, Üniversite de vardır… AKP,CHP,MHP,BDP başta olmak üzere kentteki bütün partiler vardır… ve Kent Konseyi de işte bu birlikteliktir. Saydığımız kararları bunlar alır. Bu kararlar alınırken de herhangi bir kuruma özel iltimas yapılmaz, herhangi bir kişiye özel bir üstünlük sağlanmaz. Herkes eşittir Kent Konseyi’nde. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Orada herkes hemşehridir ve hemşehrilik bilinciyle davranır. Herkes kendi bilgisini ve becerisini konuşturur orada… Biz de; yani o Kent Konseyi tarafından seçilen başkan olarak ben ve yürütme kurulundaki 9 arkadaşım, Kent Konseyi’nin aldığı kararları uygulanabilmesi için ilgili kurumlara sevk ederiz. Takip ederiz. Döneriz, Kent Konseyine anlatırız… Kentin gündemini takip ederiz. Karar süreçlerini takip ederiz. Bunları Kent Konseyinin önüne koyarız… Kısacası Kent Konseyi, kent ekonomisinin gelişmesine de, turizmine de, istihdamına da  neden karşı olsun ki. Ancak şunun için olabilir kanımca ve olmalıdır da: Kentin Hak ve Hukuku çiğneniyorsa, Çevre değerleri tehlike altındaysa , sürdürülebilir bir yaşantı için tehdit ve tehlike görüyorsa karşı olmasın mı…

Diğer taraftan, Kent Konseyi Yat Limanı’na hayır dememiştir. Yat Limanı’nın yerine hayır demiştir Kent Konseyi. Yoksa Kent Konseyi kimseye “sen şu projeyi yapabilirsin, bunu yapamazsın” diyemez. Herkesin proje yapma özgürlüğü ve hakkı vardır. Ama bu projeler kenti ilgilendiren projeler ise, yapılış şekline, yerine, zamanına, kapsamına, yöntemine ilişkin de Kent Konseyi fikrini söyler. Yani projenin “düzgün” olması için katkı sağlar.

ÜST