Türkiye’de, etnik kimlik üzerinde nefret söyleminin giderek artması bizleri endişelendirmekte ve geçen gün TV ekranlarında Türkiye’nin gözü önünde Erman Toroğlu’nun Çingeneleri aşağılan, hor görev söylemi ile bu basın açıklamasını yapma gereği duyduk. Irkçı, nefret söyleminin kontrol edilmemesi halinde, bunu şiddeti tetikleyen bir niteliğe büründüğünü ve nefret suçlarına yol açtığını özellikle belirtmek isteriz.
İnsanlık tarihi göstermiştir ki, büyük acıların çoğu bir gruba karşı ırkçı nefretin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Irkçılık bireyin bir eğilimi olmaktan çıkar, yaygınlaşır, önce grupları, giderek büyük kitleleri harekete geçirebilir. Toplumsallaşan ve kurumsallaşan ırkçılık yalnızca bulunduğu yer için değil, tüm dünya için bir tehdittir.
Herkes kendi ulus devletinde aynı vatandaşlık haklarına sahiptir ve anayasal teminat altındadır. Bunun altını çizelim. Fakat bu ayrımcı pratikleri, sınırlamaya denetlemeye rağmen, ırkçılık gündelik yaşamın her alanında varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Kendi topluluğumuzun kültürünün, yaşayış biçiminin, diğerlerinin kültürlerinden üstün olduğuna dair inancı zihnimizde taşımamız, günümüz ırkçılığının devamlılığını sağlamakta ve kültürel ırkçılığı yaygınlaştırmaktadır. Irkçı bakış açısı durduğu sürece bu söylemlerle sürekli karşılaşacağız. Ayrımcılık yapanlar bunu başka kimliklerden nefret ettikleri için yaparlar. Zincirlemedir, çünkü ayrımcılık, nefret söylemine yol açar.
Varlıklı olmaktan çok, var olma çabası içinde olan bu etnik grup için maalesef ülkemizde “eşit saygı” ve “eşit insan” olarak hakları güvence altına alınan bir hukuk sistemi oluşturulamamıştır.
Türkiye’de bir şeyi anlatmakta çok büyük zorluk çekiyoruz; ayrı olduğumuzu bilin ama ayrımcılık yapmayın. Bu ikisi arasında ciddi bir fark olabilmeli, vatandaşlık haklarımız, devlete sadakatimiz, etnik kimliğimiz veya dini inancımız üzerinden sorgulanmamalıdır.
Talebimiz, ülke genelinde çatışmayı değil çözümü, düşmanlığı değil birbirini anlamayı, ayrışmayı değil köprüler kurmayı tercih eden ve ırkçılığı temelden reddeden bir anlayışı beslemeniz ve böyle bir anlayışı halk arasında yaygınlaştırmak için çaba harcamanızdır.
Biz mozaiği nasıl yeniden şekillendireceğiz, nasıl herkesi kendi rengiyle, kendi unsuruyla güzel bir tablonun içerisine yerleştireceğiz? Önümüzde duran en ciddi hedef bu olmalıdır.
Kamuoyuna saygılarımızla..
Çanakkale Kent Konseyi Sosyal Dışlanmayı ve Ayrımcılığı Önleme Çalışma Grubu adına Hüseyin Çay
Fevzipaşa Mahalle Meclisi Yönetimi Adına Başkan Mustafa Kırıkkulak
Fevzipaşa Mahalle Muhtarı Ramazan Işıldak